Ankilozan Spondilit (İltihaplı Omurga Romatizması)
Ankilozan Spondilit Nedir?
Ankilozan spondilit, omurgada hareket kısıtlılığına neden olan iltihaplı bir romatizma hastalığıdır. Yaklaşık her yüz kişiden 1’inde görülür. Hastalığa bağlı omurgaya esneklik sağlayan bağların ardışık kemikleşmesiyle, omurga adeta alçıya alınmış gibi sabitlenir. Bu da kişide bel ve boyun hareketlerinde kısıtlanmaya ve kamburluğa neden olur. Boyun hareketlerindeki ciddi kısıtlanmayla, baş hareket edemez, görüş alanı daralır ve kişi ancak tüm vücudunu çevirerek başına yön verebilir.
Ankilozan Spondilitin Belirtileri Nelerdir?
Ankilozan spondilitin belirti ve bulguları tipik olarak 45 yaşından önce, özellikle 20’li yaşlarda başlar. Kadınlarda bazen 30’lu yaşlara kadar gecikebilir. Ancak mutlaka 45 yaşından önce bulgu verir. Çocukluk çağında da başlayabilir. Omurga dışında hastalığa bağlı, göz ve bağırsaklar gibi vücudun diğer bölümlerinde de iltihap gelişebilir. Ankilozan spondilitin kesin tedavisi yoktur, ancak tedaviyle şikayetlerin azalması veya kaybolması ve hastalığa bağlı sakatlığın önüne geçmek mümkündür. Bu nedenle ne kadar erken tanınır ve tedavi başlanırsa, o ölçüde başarılı sonuçlar alınır.
Hastalığın ilk belirti ve bulguları; özellikle geceleri uykuda, sabahları yataktan kalktıktan sonra veya uzun süreli hareketsizlik sonrasında belin aşağısında ve kalçada gelişen ağrı ve tutukluk (katılık) hissidir. Bu belirtiler o kadar yavaş ve sinsi gelişir ki başlangıçta pek fark edilmez veya önemsenmez. Hastalık bazen alevli bazen de sakin seyreder. Zamanla belirtiler kötüleşebilir, artabilir veya düzensiz aralıklarla artma veya azalma gösterir. Bazen sağ bazen sol kalçada gelişen değişici kalça ağrısı, topuk ağrısı, derin nefes aldığında göğüs kafesinde ağrı ve kaburga üzerinde hassasiyet, gözde ağrı ve kızarıklık, uzun süreli karın ağrısı, kronik (uzun süreli) ishal, kilo kaybı gibi yakınmalar olabilir. Eğer;
- Üç aydan uzun süren istirahatteyken gelişen bel ve kalça ağrınız/tutukluğunuz varsa,
- Hareketle ağrılarınız azalıyor veya geçiyorsa,
- 45yaşından önce başlamışsa,
- Ağrı kesici aldığınızda azalıyor veya kayboluyorsa
- Boyun-bel hareketlerinde ve her nefes alıp verdiğinizde göğüs kafesinizde ağrı ve kısıtlılığınız (katılık hissi) varsa; mutlaka bir romatoloji uzmanına başvurun.
Ankilozan Spondilit Neden olur?
Ankilozan spondilite neyin sebep olduğu bilinmiyor; ancak HLA-B27 genini taşıyanların, hastalığa yakalanma riski fazladır. Türkiye’deki ankilozan spondilitli hastaların %80’i bu geni taşırken, Orta-Kuzey Avrupa’daki hastaların %95-99’u bu geni taşır. Bu nedenle aile öyküsü çok önemlidir. Eğer birinci derece akrabanızda ankilozan spondilit varsa, bu hastalığın sizde de görülme oranı yüzde yirmidir. Hatta ikinci derece akrabanızda bulunması bile, sizin için risk faktörü oluşturur. Ankilozan spondilit, erkekleri kadınlardan 2 kat daha fazla etkiler. Kadınlarda hastalık daha yavaş seyreder. Çoğunlukla romatoloji uzmanına gitmeyen bu hastalar; bel fıtığı veya fibromiyalji (kas romatizması) gibi yanlış tanılar almaları sık rastlanılan bir durumdur. Genetik dışında kişinin sigara kullanımı, geçirdiği enfeksiyonlar, obezite, sağlıksız mikrobiyota, hareketsiz yaşam da hastalığa olumsuz katkı sağlayan önemli çevresel faktörlerdir.
Ankilozan Spondilitin Komplikasyonları (Kötü Sonuçları) Nelerdir?
Ankilozan spondilit her hastada aynı seyretmez. Belirtilerin şiddeti ve hasar/sakatlık gelişimi de kişiden kişiye farklılık gösterir.
- Omurganın esnekliğini kaybetmesi ile, başa ve vücuda yön vermede zorluk, boyunda ve belde düzleşme, sırtta kamburluğa neden olur.
- Uveit (göz iltihabı); ankilozan spondilitin en sık görülen eklem dışı komplikasyonlarındandır. Hızlı gelişir, genellikle tek taraflı olup gözde ağrı, kızarıklık, ışığa hassasiyet ve görmede bulanıklaşma olur.
- Çökme kırıkları; Ankilozan spondilitte omurgalarda hem iltihabın hem de hareketlerin kısıtlanmasıyla; kemikte mineral yoğunluğunun azalmasına bağlı (osteoporoz=kemik erimesi), omurgada çökme kırığı oluşur. Bu da hastanın duruşunu bozar (kamburluk gelişimi gibi), bazen omurilik sinirine ciddi baskı oluşturarak, şiddetli ağrı ve fonksiyon kaybına neden olabilir.
- Akciğer tutulumu; akciğer kapasitesinde azalmaya bağlı, nefes darlığı ile bulgu verir. Kaburgaların göğüs kafesine önde ve arkada tutunmalarını sağlayan bağların, iltihabına bağlı olarak göğüs kafesi yeterince solunumla esneyemez. Akciğerlere her nefes almada yeterince havanın girmesi ve çıkışı zorlaşır. Nadiren akciğerin her iki üst lobunu tutan inflamasyon (iltihap) gelişebilir.
- Böbrek tutulumu: Nadir olmakla birlikte, uzun süreli ve kontrolsüz hastalığa bağlı böbreklerde protein atılımının arttığı amiloidoz denen bir hastalığa bu da üremiye ve böbrek yetmezliğine neden olabilir.
- Cilt: Sedef benzeri deri döküntüleri görülebilir.
- Bağırsaklar: Ankilozan spondilit hastalarında zamanla iltihaplı bağırsak hastalığı (Ülseretif kolit veya Crohn) gelişebilir.
- Kalp problemleri; ankilozan spondilitte nadir gelişmekle birlikte, kalpten çıkış noktasında aortta genişlemeyle, aort kapağında yetmezlik ve buna bağlı kalp yetmezliği gelişebilir.
- Kauda ekuina sendromu; nadir olmakla birlikte ciddi bir nörolojik bulgudur. Ciddi sinir basısı nedeniyle cerrahi tedavi gerektirir.
Ankilozan Spondilit Tanısı Nasıl Konur?
Romatoloji doktorunuza başvurduğunuzda; bel-boyun ağrısı ve diğer yakınmalarınız, aile hastalık öykünüz sorgulanır. Sistemik muayeneye (sadece eklemleriniz değil tüm organ ve sistemlerin değerlendirildiği ayrıntılı muayene) ilaveten boyun ve bel hareket açıklığınız ve derin nefes alıp-verdiğinizde göğüs çapınızdaki değişim, mezura ile ölçülür. Kalçanızda veya vücudunuzda belli noktalara basarak ve bacağınızı hareket ettirerek ağrı olup olmadığı sorulur.
Görüntüleme Testleri
- Direkt filmler ile ankilozan spondilitin etkilediği eklem ve kemiklerin görüntüleri alınabilir. Ancak hastalığın erken döneminde tanı koymada genellikle yetersiz kalır.
- Manyetik rezonans görüntüleme (MRI): Radyo dalgaları kullanılarak alınan bir görüntüleme şeklidir. Ankilozan spondilitin inflamasyonunu görüntülemede tomografiden daha hassastır. Hastalığın erken dönem tanısında çok yaygın olarak kullanılmaktadır.
Laboratuvar Testleri
Ankilozan spondiliti gösterecek özel bir laboratuvar test bulunmamaktadır. Bazı kan testleri (eritrosit sedimantasyon hızı, CRP gibi), vücutta iltihabı gösterebilse de her ankilozan spondilitli hastada yükselmeyebilir. HLA-B27 geni tanıda yardımcıdır ancak bu geni taşımayan kişilerde de ankilozan spondilit gelişebildiği unutulmamalıdır.
Ankilozan Spondilit Nasıl Tedavi Edilir?
Ankilozan spondilitte tedavinin amacı, ağrı ve tutukluğu gidermek, omurgadaki deformite (sakatlık) ve komplikasyonları (hastalığa bağlı kötü sonuçları) önlemektir. Özellikle erken dönemde tedavi alanlarda, hastalığın yapacağı tüm hasarların önüne geçmek mümkün.
İlaçlar: Nonsteridal anti-inflamatuar ilaçlar (NSAİİ) - naproksen, indometazin, diklofenak gibi ilaçlar, hafif seyirli ankilozan spondilit tedavisinde en sık kullanılan ilaçlardır. Bunlar inflamasyonu, ağrı ve tutukluğu giderir. Ancak bu ilaçlar, mutlaka mide koruyucu ilaçlarla alınmalı ve uzun süreli kullanımda olası yan etkileri açısından takip edilmelidir.
NSAİİ’ların faydalı olmadığı veya kullanılamadığı durumlarda; tümör nekroze edici faktör blokerleri (anti-TNF) veya anti-interleukin 17 (secukinumab) gibi biyolojik tedaviler doktorunuz tarafından uygun görülürse başlanır. Bu tedavilerin de damar ve cilt altı yoluyla uygulanan formları bulunmaktadır. Şu anda kullanılan anti-TNF ilaçların etken madde isimleri ile; İnfliximab, Adalimumab, Etanercept, Golimumabve Certolizumab pegol.
TNF blokerlerinin, enfeksiyonlara hafif yatkınlık, latent tüberkülozun aktivasyonu ve daha nadiren bazı nörolojik problemlere ve ilaca bağlı lupus gibi bazı yan etkileri olabilir. Bu tedaviler iç hastalıkları uzmanı, romatoloji uzmanı, enfeksiyon hastalıkları ve/veya göğüs hastalıkları uzmanları tarafından 3 aylık yakın takip altında kullanılmaktadır. Gebelikle ilgili olarak tüm anti-TNF ilaçlar güvenli görülse de özellikle certolizumab pegol, plasentaya ve süte geçmediğinden, bebeğin canlı aşıları da göz önünde bulundurulduğunda, daha güvenli kabul edilmektedir.
Egzersiz: Egzersiz bu hastaların olmazsa olmazıdır. Eklem hareket açıklığı ve germe egzersizleri, hastanın duruş ve esnekliğinin korunması için gereklidir. Bunlar boyun, sırt ve bel için germe; göğüs kafesinin esnekliğini (akciğer kapasitesini) korumak için solunum egzersizleri gibi egzersizlerdir. Bir fizyoterapist eşliğinde öğreneceğiniz bu egzersizler, hayatınızın bir parçası olup, her sabah ve gün içinde de tekrarlayabilirsiniz. Yüzme, pilates, yoga gibi sporlar önerilirken, travmaya açık sporlardan (futbol, basketbol, voleybol vs.) kaçınmalısınız.
Hayata Dair Öneriler: Sağlıklı beslenin ve fazla kilolarınızdan kurtulun. İnsülin direnci, vücutta yangı ortamı yaratarak hastalığınızı şiddetlendirir. Mümkün olduğunca yastığınızı alçak tutun, yatak ve yastığınız omurganızın şeklini alabilen (visko-elastik) özellikte olmasına dikkat edin.
Mutlaka, ama mutlaka sigara içiyorsanız bırakın. Sigara tek başına hastalığa katkısı yüksek bir çevresel faktör. Hastalığa bağlı, her nefes alıp vermede göğüs kafesinin yeterince esneyememesi nedeniyle, akciğerlere yeterli hava giriş çıkışı olmayacaktır. Sigaranın da katkısıyla, amfizem başta olmak üzere daha ciddi akciğer problemleri sizi beklemektedir. Sigaranın, zaten tartışmasız tıkayıcı akciğer hastalığına ve kansere neden olduğu, artık herkes tarafından bilinmektedir. Omega 3 (haftada 3 kez balık tüketmiyorsanız, günlük ihtiyacınız 500mg/gün), magnezyum ve vitamin D desteği (kan düzeyine bakarak) alın. Yeterince kalsiyum almak için süt ürünlerinden zengin beslenin. Barsak mikrobiyotasının da hastalığın oluşması ve seyrine katkısı fazla. Bu nedenle sağlıklı mikrobiyota için beslenme (Akdeniz tipi beslenme, pesketaryen beslenme, vegan beslenme gibi) hakkında bilgi edinin ve size en uygun olanı deneyebilirsiniz. Destekleyici tedavi hakkında doktorunuzdan bilgi alın.
Ankilozan spondilitli hastalar! Yapacağınız çok şey var. Hayattan kopmayın. Hastalığınızla ilgili internet ortamında araştırma yaparken, bilgi kirliliğine veya gereksiz korkulara kapılmayın. Hastalığınızla ilgili oluşturulmuş destek gruplarına ulaşarak, aynı hastalığa sahip kişilerle tanışın ve onların hikayelerini, duygularını ve baş etme yollarını öğrenin ve sizinkileri paylaşın. Hastalığınızla barışık olun ve onunla yaşamayı öğrenin. Sizinle aynı hastalığa sahip milyonlarca insan olduğunu unutmayın. Hastalığın genetik yatkınlığını göz önüne alarak, yakınlarınızdaki bel ağrısını önemseyin. Hatta bilinçli bir hasta olarak, çevrenizdeki benzer bel ağrısından yakınan kişilere, bunun önemsenmesi gereken bir durum olduğunu anlatarak bir romatoloji uzmanına yönlendirebilir ve onların da hayatlarında farklılık yaratabilirsiniz. Çünkü dünyada birçok ankilozan spondilit hastası, tanı alamayıp, ileri evre sakatlıklarla yaşamakta ve hayattan kopmaktadır.
(Prof. Dr. Nuran Türkçapar; Güncelleme, Mart-2022)