Undiferansiye (Farklılaşmamış) Bağ Dokusu Hastalığı Nedir?
‘Farklılaşmamış bağ dokusu hastalığı’ (İngilizce kısaltması: UCTD) terimi, sistemik lupus eritematozus, skleroderma, dermatomiyozit, Sjögren sendromu, vaskülit veya romatoid artrit gibi hastalıklar için tanımlanan kriterleri karşılamayan otoimmün bağ dokusu hastalığını belirtmek için kullanılan bir terimdir. İlk kez 1980'lerde, tanımlanmış bir bağ dokusu hastalığının erken evrelerinde olduğu kabul edilen ancak henüz standart kriterleri karşılamayan kişileri tanımlamak için kullanılmıştır.
Hastalığın adı, sanki konulamamış veya belirlenememiş bir hastalığı çağrıştırsa da aslında oldukça fazla görülen bir romatizmal hastalıktır. Hastalık, romatologlar tarafından görülen tüm otoimmün hastaların dörtte biri kadarını oluşturur. Bu, doktorunuzun durumunuza ne diyeceğini bilmediği anlamına gelmez, sadece tanımlanmış bağ dokusu hastalığında geleneksel olarak görülen otoimmün bağ dokusu hastalıkların klinik özelliklerinin bir kısmının olmadığı anlamına gelir.
Undiferansiye Bağ Dokusu Hastalığının Nedenleri Nelerdir?
Birçok romatizmal hastalık gibi bu hastalığın da gerçek nedeni tam anlaşılmamıştır. Bazı insanların genetik bir yatkınlığa veya bağ dokusu hastalığı geliştirme riskine sahip olmaları ve ardından enfeksiyon, sigara kullanımı gibi çevresel bir tetikleyici ile hastalığın ortaya çıktığı görüşü yaygındır. Lupus veya romatoid artrit gibi tanımlanmış bağ dokusu hastalıklarında rol oynayan aynı immünolojik mekanizmalar, bu hastalık için de geçerlidir. Hastalık kadınlarda, erkeklere göre 3-9 kat daha fazladır.
Undiferansiye Bağ Dokusu Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
En fazla görülen belirtileri şunlardır.
- Artralji- eklem ağrıları.
- Artrit – hassas, şiş ve sıcak eklemler.
- Raynaud fenomeni – soğuğa tepki olarak ellerde ve ayaklarda aşırı renk değişiklikleri.
- Kseroftalmi- azalmış gözyaşı nedeniyle kuru gözler.
- Kserostomi- tükürüğün azalması nedeniyle ağız kuruluğu.
- Fotosensitivite- güneşte kaldıktan sonra kızarıklık veya diğer semptomların gelişmesi
- Plörit veya perikardit- özellikle derin nefes alma ile göğüste ağrıya neden olabilen, akciğerleri veya kalbi çevreleyen zarın iltihaplanması.
- Genellikle yüzde güneşte kaldıktan sonra kötüleşebilen döküntüler.
- Ağız ülserleri- ağız içinde yaralar.
Undiferansiye bağ doku hastalığı olan kişilerin çoğunda büyük organ hasarı (böbrekler, karaciğer, kalp, akciğerler, beyin ile ilgili sorunlar gibi) veya yaşamı tehdit eden bir hastalık gelişmez; ayırt edici özelliği, hafif seyri ve daha ciddi bir duruma ilerleme olasılığının düşük olmasıdır.
Farklılaşmamış Bağ Dokusu Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?
Kan sayımı ve kan biyokimyası gibi rutin kan ve idrar testlerine ilaveten immünolojik testler istenir. Kanda vücutta iltihabı gösteren spesifik olmayan belirteçler: yüksek CRP ve artmış eritrosit sedimantasyon hızı vardır. Kompleman 3 ve 4 azalabilir (C3 ve C4). ANA testi genellikle pozitiftir. ANA testi sağlıklı kişilerde de düşük titrelerde pozitif olabilir; her zaman bir hastalık belirtisi değildir. ENA profil antikorları (anti-SSA, anti-SSB, anti-RNP, anti-sentromer gibi) ve antifosfolipid antikorları pozitif olabilir.
Tanımlanmış diğer bağ dokusu hastalıklarında olduğu gibi, undiferansiye bağ dokusu hastalığı için de kabul edilen tanı veya sınıflama kriterleri bulunmamaktadır. Ancak yaygın olarak kullanılan bir ön sınıflandırma kriterleri önerilmiştir.
Undiferansiye bağ dokusu hastalığı için ön sınıflandırma kriterleri
- En az üç yıldır, bir bağ dokusu hastalığını düşündüren, ancak tanımlanan bağ dokusu hastalıklarından herhangi biri için kriterleri karşılamayan belirti ve semptomlar.
- İki farklı boyanma gösteren antinükleer antikorların (ANA'lar) varlığı.
Undiferansiye bağ dokusu hastalığı tanısında, aslında tanıdan çok ayırt edici tanılar önemlidir. Yani hastanın semptomlarının olası tüm nedenleri gözden geçirilmelidir. Bu hastalığa benzer semptomlara neden olabilen ve farklı tedavi gerektirebilecek birçok farklı hastalık vardır; bu nedenle undiferansiye bağ dokusu hastalığı tanısı koymak için alternatifleri düşünmek ve dışlamak çok önemlidir. Kapsamlı bir öykü, fizik muayene ve laboratuvar değerlendirilmesi yapılarak ancak tanı konulabilir.
Undiferansiye bağ dokusu hastalığı için ayırıcı tanıda düşünülebilecek diğer tanımlanmış bağ dokusu hastalıkları: lupus, romatoid artrit, skleroderma, Sjögren sendromu ve miyozit (en yaygın olarak dermatomiyozit veya polimiyozit) dışlanmalıdır.
Farklılaşmamış Bağ Dokusu Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Undiferansiye bağ dokusu hastalarında kullanım için özel olarak onaylanmış hiçbir tedavi yoktur. Hastalığın tedavisi öncelikle hastanın yaşadığı semptomlara dayanır. Bunlar şunları içerebilir:
- Eklem ve kas ağrıları için analjezikler (asetaminofen gibi ağrı kesiciler) ve ibuprofen gibi kortizon olmayan antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ’lar).
- Döküntüler için topikal kortikosteroidler (iltihap önleyici etkiye sahip kremler, losyonlar veya jeller).
- Raynaud fenomeni için, soğuktan korunma, beta bloker alıyorsa kesilmesi, sigaradan ve nikotinden uzak durmak. Nifedipin içeren kalsiyum kana blokerleri ve düşük doz aspirin.
- Bağışıklık sistemini düzenleyen ve eklem ağrısı, cilt döküntüsü, ağız ülseri ve diğer semptomlara yardımcı olabilen hidroksiklorokin.
Belirli bir tedavinin hastalık alevlenme riskini veya tanımlanmış bir bağ dokusu hastalığına dönüşme riskini azaltıp azaltmayacağı bilinmemektedir. Bazı veriler, hidroksiklorokin ile tedavinin, undiferansiye bağ dokusu hastalığının lupusa olası ilerleme riskini azaltabileceğini veya geciktirebileceğini düşündürmektedir.
Bu ilaçlarla gerilemeyen diğer yakınmalar için, kortikosteroidler (genellikle kısa süreler için düşük dozlarda) reçete edilebilir. Çok nadir durumlarda, daha yüksek dozlarda kortikosteroidler veya hastalığı modifiye eden diğer romatizma ilaçları (örneğin metotreksat, azatioprin, mikofenolat, leflunomid, sülfasalazin veya diğerleri) kullanılabilir.
Farklılaşmamış Bağ Dokusu Hastalığı Nasıl Seyreder (Prognoz)?
Genel olarak, undiferansiye bağ dokusu hastaları mükemmel bir prognoza sahiptir.
Çalışmalar, tipik olarak semptomların başlamasından sonraki ilk beş yıl içinde; en fazla lupusa dönüştüğü gözlenmiş. Bununla birlikte, semptomlar veya otoantikorlara göre de hangi tanımlanmış bağ dokusu hastalığına dönüşeceğini tahmin edilebilir. Undiferansiye bağ dokusu hastalarının bir kısmında semptomlar tamamen kaybolurken, geri kalanlarda genellikle hafif semptomlarla hastalık devam eder.
Undiferansiye bağ dokusu hastalarının büyük çoğunluğunun başarılı gebelikler geçirip zamanında doğum yapmasına rağmen, hastaların %25 kadarının gebelik sırasında veya doğum sonrası dönemde hastalıklarında alevlenme yaşayabileceği görülmüştür. Semptomlar tipik olarak hafif ve tedavi edilebilir. Nadir durumlarda, hamilelik sırasında hastalık alevlenmeleri daha şiddetli olabilir ve tanımlanmış bağ dokusu hastalığına dönüşebilir. Antifosfolipid antikorlara sahip olmak, spontan gebelik kaybı (düşük veya ölü doğum), preeklampsi, erken doğumgibi sorunlar yaşanabilir. Anti-Ro52 antikor pozitifliği olanların bir kısmında (1/25’inde) bebekte anne karnında AV blok gelişerek kalp durmasına neden olabilir.
Undiferansiye Bağ Dokusu Hastalarına Öneriler
Güneşten korunun, Ultraviyole ışığı hastalığın cilt bulgularını aktive edeceğinden, güneş koruyucu kıyafetler, kremler, gözlük ve şapka kullanılması önerilir.
Yeterince dinlenin, uykunuzu alın ve düzenli, zorlayıcı olmayan egzersizler yapın.
Sağlıklı beslenin. Glutensiz beslenmenin, otoimmün hastalıklarda koruyucu olduğu ve tedaviye yardımcı olduğu gösterilmiştir. Omega-3 yağ asitlerinden zengin (balık, keten tohumu, ceviz gibi) beslenme veya balık yağı takviyelerinin, faydalı olduğu gösterilmiştir. Barsak floranızda faydalı mikro organizmaların daha fazla olduğu sağlıklı mikrobiyotanızın olması için, Akdeniz tipi beslenme, fonksiyonel beslenme, pesketaryen beslenme veya vegan beslenme hakkında bilgi edinip; uygulayabileceğiniz en uygun beslenmeyi seçebilirsiniz.
Vitamin D desteği, otoimmün hastalıklarda bağışıklık sistemi, kas ve iskelet sistemi sağlığı açısından önemlidir. Aralıklı kan vitamin D (25-OH-vitamin D3) düzeyiniz kontrol ettirerek (30-80 ng/mL olacak düzeyde) düzenli kullanmanızı öneririm. Kortizon kullanmanız gerektiği dönemlerde, kortizon diyetinize uyun.
Kronik bir hastalıkla yaşamanın getirdiği zorluklar; depresyon, ankisiyete, stres ve geleceğe dair düşük benlik kaygılarını da beraberine getirir. Bunlarla başa çıkabilmek için:
- Hayattan kopmayın. Hastalığınız hakkında bilgi edinin ancak, internet ortamında araştırma yaparken, bilgi kirliliğine veya gereksiz korkulara kapılmayın. Romatoloji doktorunuza soru sormaktan çekinmeyin; çünkü sizdeki tutulumu en iyi o bildiğinden, en sağlıklı bilgiyi de yine ondan alabilirsiniz. Arkadaşlarınız ve ailenizle konuşarak, onların da hastalığınız hakkında bilgi sahibi olmalarını; böylece iyi ve kötü günlerinizi anlamalarını, paylaşımlarını sağlayabilirsiniz.
- Kendinize zaman ayırın; kitap okuma, müzik, yoga veya sizi rahatlatacak aktivitelerde bulunun.
- Hastalığınızla barışık olun ve hem onunla yaşamayı hem de hayatın tadını çıkarmayı öğrenin. Sizinle aynı hastalığa sahip milyonlarca insan olduğunu unutmayın.
(Prof. Dr. Nuran Türkçapar, Güncelleme-Mart 2022)